Alıntıdır. Babama sevgiler...
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
-Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor cevaplar:
- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz: bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Daha sonra ise kişiye küveti nasıl boşaltmnayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?
Adam:
- Hmm, anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşıktan ve fincandan büyük.
- Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker!
Ders: Akıl, bize sunulanlar dışında da çözüm bulmaktır.
hayat bazen bizleri kontrol edemediğimiz şeyler tarafından yönlendirmeye iter. sancısını ve ağrısını çeke çeke ölsek de umrunda olmaz hayatın. geceleri uykusuzluk vursa da başımızı uyutmaz bizi hayat. çaresi dokunamaz, o elleri deva olan sevdiklerimizin. sevdiklerimiz çarersizliklerimize terkediş der. her terkediş derinden sarsılıştır. sarsılışlar aslında yaşlanmanın ve yok oluşun ıspatıdır. ama asla acı ve sancı dinmez. acı ve sancısız hayat, hayatsız acı ve sancı olamaz. ben onun için hergün ölüyorum. biliyorum o da yokoluşta...Hayatım beni yaşatmıyor...ikimizi n'olur kurtarın...
YanıtlaSilAnlatmak istediğin nedir?
YanıtlaSilBizim yokoluş dediğimiz bir boyut değiştirmedir gerçekte... Hiçlik asla değil! Bu gözle bakılırsa bütün acılar ve sancılar anlam kazanır.