27 Şub 2009

o uçağa binmiştim

Geçenlerde Amsterdam Schiphol havaalanına inemeyip yakınındaki tarlaya
çakılan TK1951 sefer sayılı Boeing-737-800 tipi Tekirdağ isimli THY
uçağının yaptığı kazayı haberlerde görünce, benim de geçen yaz aynı
uçakla ve aynı saatte Amsterdam'a uçtuğum aklıma geldi. Bir an için
düşen uçakta bulunduğumu hayal ettim ve tuhaf oldum! (O zaman
eğlenceli gelmişti). Hayat değerli geldi yeniden!

Tonlarca ağırlıktaki o metalin, içindeki herşeyle birlikte havada
süzülebilmesi çok garip geliyor bana. Muazzam enerjiler üretilip
tüketiliyor işlem sırasında. Düşme ve çarpma durumlarında oluşan
eylemsizlik ve tork ise yine ciddi boyutlarda. Tesellim ise herhangi
bir patlamanın meydana gelmemiş olması. Medyadan takip edeceğiz,
bakalım neler kazılacak bu olayın altından. Ölenlerin yakınlarına
sabır diliyorum...

9 Şub 2009

kelebek kanatlarının yüksek verimlilikli güneş hücreleri olduğu keşfedilmiş

Yeni okuduğum bir haberi Türkçe'ye çevirerek paylaşmak istiyorum;


Kelebekler, kırılgan, narin ve güzel doğa yaratıklarıdır ve görünüşe göre de güneşi güç kaynağı olarak kullanabilmekteler. Araştırmalar, kelebek kanatları üzerinde bulunan bazı pulların, nano-biyolojik olarak ayarlanabilen ve güneş ışığından gelen ısıyı emen yapılar olduğunu ortaya koydu. Bu pulcuklar sayesinde böcek, soğuk havalarda veya yüksek irtifada uçarken hayatta kalabiliyor. Şimdi bazı bilim adamları, çevrebilimcilere kötü bir seçenek sunuyor: "Verimliliği daha yüksek güneş pilleri yapabiliriz ancak bunları yapmak için kelebek kanatlarını yakmak zorundayız!"


Evet, bu hain bir komplo değil. Şanghaylı Bilim adamları kelebek kanadındaki yapıları taklit eden güneş hücreleri geliştirdiler. Fakat bu, onlara bakarak bukalemun gibi taklit etmekten ziyade bir katil gibi onları öldürmek ve derilerini çalmak gibi bir taklit oldu. Özel olarak, kanatların kimyasallarla ıslatılarak 500 derecede fırında yakılması gerekti. Bu yakma işlemi sonucunda geriye titanyum-diyoksit ya da kelebeğin "mikro-ölçekli foto anotları" kalır. Fakat elimizde, bu malzemeyi kelebek kanadındaki gibi eşsiz bir biçimde içiçe geçmiş bal-peteği benzeri bir moleküler yapıda tekrar örgüleyecek nanoteknoloji yok. Herşeye rağmen, moleküler-ölçekte modifiye edilmiş malzeme yapımında bile, insanların eski çağlardan beri kullandıkları bir yöntem işe yarıyor gibi görünüyor: "bir şey yapmak için ateş yakmak!"

Araştırmacılar, yakma sonucunda ortaya çıkan bu ince film tabakasının, herhangi bir Grätzel tipi güneş hücresinden daha yüksek emme yeteneğine sahip olduğu sonucunu iddia etmekteler. Grätzel hücreleri ise günümüzde mevcut, en yüksek verimlilik ve en düşük maliyet imkanı sunan hücre modeli olarak bilinmekte. Makale ayrıca, bu biyo-taklit tekniğinin, büyük miktarlarda üretim açısından ekonomik olduğunu belirtiyor ve yöntemi -çevrecilerin olası tepkilerine karşı- en azından "öldürmek" ile "ucuz elektrik" arasında umut olacak bir ara basamak olarak gösteriyor.

8 Şub 2009

köpekbalığı dışarıda! köpekbalığı dışarıda!


Cuma günü akşam, yemekten sonra salonda uzanmıştım. Günün yorgunluğu, haftanın uykusuzluğu, bir de yemeğin ağırlığı birleşince kendimden geçmişim. Az sonrasında kardeşimin "abi, ne diyorsun ne?" demesiyle birlikte kendimi "köpekbalığı dışarıda! köpekbalığı dışarıda!" diye sayıklarken duydum ve gözümü açtım. Sonra da söylediklerime birlikte gülmeye başladık. Uykudayken ne gördüğümü hatırlamıyorum ama televizyon da açıktı ve tahminimce oradan gelen bir ses imgelemimi etkiledi! (psiko-analiz nasıl ama?)

Her neyse, uyku halinde söylediklerim uyandıktan sonra bana, japon balıkçıların, okyanusta avladıkları balıkların, eve dönerken, canlı ve hareketli kalmasını nasıl sağladıklarına dair bir hikayeyi hatırlattı. Hikayeyi gugıldan aratınca yazılmışını buldum. Buraya tekrar yazmayayım ama siz şuradan okuyun lütfen. Hikayeyi tekrar okuduğumdaki yorumlarım şöyleydi: Stres ve kaygı seviyelerimdeki anormalliğin bana bu yazının başlığını söyletmiş olabileceğini düşündürdü. Diğer yandan 'zihinsel canlanma'nın zamanının geldiğini de farkettim. Kafamın içine bir köpekbalığı atayım artık. Canlanmak lazım!


(resmi de görsel arama ile gugıldan buldum)

Not: İlginçtir, bir önceki yazımda da bir rüya videosu yayınlamışım :)