30 May 2007

eski bilgisayarınızı değerlendirin

Yine Bildirgec'ten bir yazı:
Eski bilgisayarınızın parçalarını kullanarak kendinize yaratıcı oyuncaklar hazırlayabilirsiniz.
Şuradaki sitede size örnek olacak birkaç oyuncak bulunuyor.



Bakalım benim üç adet eskimiş kasadan ve bilgisayar parçalarından neler çıkar? Bir düşüneyim. Siz de yaptığınız 'şey'leri bana haber verirseniz burada yayınlayabiliriz.

27 May 2007

susmak ve öğrenmek


Bir gün susmayı öğrendim.
Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım.
Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı.

Babam akşamları eve yorgun dönerdi. Ben bütün gün evde sıkılır onun gelişini iple çekerdim. Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi.

Yemek hazırlanınca annem çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla. Onlar annemle konuşurken ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım. Babam sinirlenir, 'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, bir de sen kafamı ütüleme!' derdi.

Annem de 'Bütün gün zaten seninle uğraştım, bir çift laf da mı konuşturtmayacaksın babanla?' diye çıkışır, beni odama gönderirdi. Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru yol alırdım. Babam arkamdan, 'Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, hâlâ ne istiyor anlamadım.' diye bağırmaya devam ederdi.

'Keşke benim de bir odam olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep birlikte otursaydık' derdim içimden; ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim.

Yemekten sonra babam kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon seyrederdi. Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli birşey varsa beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı. Azıcık hareket edip koşup oynamaya çalışsam oda hapsim yeniden başlardı.

Bir gün anladım ki susunca babamla daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabileceğim oyunlar geliştirmeye başladım. Önce resim yaparak başladım işe.

Babam çizdiğim resimleri çok beğeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu. Babam bazen göz ucuyla bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam afallıyordu. Ama bana kızarak beni artık odama göndermiyordu. 'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu annem halimi.

Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı. Annem 'Odanı topla!'diye odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum. Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı beceremiyordum. Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım.' dedi bir gün.

Susuyor olmamı usluluk olarak değerlendiren ailem resim yapmayı da elimden alırsa ben ne yapacaktım? Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam eve gelince uygun zamanı kolladım. Her zamanki gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur oturmaz çizdiğim resmi getirdim.

Babam baktı, 'Hmm' dedi, 'Çok güzel olmuş.Bu adam benim herhalde.' dedi.
Ben 'Hayır o adam değil, bu çocuk sensin.'dedim.
O 'Hayır, bu adam benim, bu çocuk sensin, bu küçük kız da arkadaşın.'dedi.
Ben yine 'Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük kız da annem.' dedim.

Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' dedi.
Heyecanla başladım anlatmaya.
'Ben büyüyüp adam olacağım. İş bulup çalışacağım.
Siz yaşlanıp küçüleceksiniz. Beliniz bükülecek, komşumuz Ahmet amca ile Ayşe teyze gibi küçücük kalacaksınız.
Ben işten geldiğimde yorgun olacağım. Siz benimle konuşmaya çalıştığınızda işyerinde kafam şişmiş olacağından sizi duymayacağım bile. Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde 'Hadi odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.' diyeceğim. Ve bir de bağıracağım 'Her şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar' diye.

Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Duyduklarına inanamıyorlardı. Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi.

Farkında' olmalı insan...
Kendisinin, hayatın, olayların, gidişatın farkında olmalı.
Ömür dediğin Üç gündür...
Dün geldi geçti
Yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür,
O da bugündür...
Sevgiyle kalın...

E-posta için sevgili babama teşekkür ederim... Birçok sitede, forumlarda ve bloglarda yayınlanmış bu yazı fakat özgün kaynağını bulamadım.

suyunu boşa harcama.org

Bilgirgec.org sitesinde suyunubosaharcama.org isimli güzel bir sitenin haberi yapılmış. Yazıyı buraya da koyuyorum:

suyunubosaharcama.org günümüzde insanlığı tehdit eden en büyük sorun olan su tüketiminin israfı hakkında bizleri bilinçlendiriyor! Site güzel bir animasyonla açılıyor. İlk başta gürül gürül akan bir suyun altında yemyeşil bir Türkiye haritası çıkıyor ve bu harita yavaş yavaş kuruyor, çölleşiyor ve Türkiye diye birşey kalmıyor. Bu içler acısı animasyon bile tehlikeyi anlatabiliyor!

Animasyondan sonra site açılıyor ve önümüze suyumuzu boşa harcamamak için bilinçlendirme adına 4 başlık altında ipuçları geliyor. Bu esnada bir erkek sesi şu anki durumun ve alınabilecek önlemlerin kısa bir özetini geçiyor.

1. Başlık: Evde Suyu Kurtarmanın 10 Yolu!

Buradaki önerilerin hepsini yerine getiren bir aile yılda yaklaşık 155 ton civarı suyu çöpe atmamış oluyor!

2.Başlık: Ne Kadar Su harcadığını hesapla!

Burada günde ne kadar su harcadığımızı hesaplayabileceğimiz güzel bir sistem oluşturmuşlar. Duşlar, diş fırçalamalar, el yüz yıkamalar, bulaşık yıkamalar vb. birçok su giderimizi hesaplayabiliyoruz.

3.Başlık: Nasıl Tasarruf edersin?

Bu başlıkta yediğimiz yemeklerden yola çıkılarak harcadığımız su ve elektrik tüketiminde ne kadar enerji tasarrufu yapabileceğimizi görebiliyoruz!

4.Başlık: Evin içinde sanal tur!

Burada tekrar bir animasyon karşımıza çıkıyor ve evin içinde harcanan suları animasyonlu bir şekilde gösteriyor!

Türkiye Çöl Olmasın!..

Durumun ne kadar içler acısı olduğunu bir kez daha anladım!.. Lütfen bu sitede yazılanlara elimizden geldiğince uygulayalım!.. Banyoda 5 dakika az kalmanız demek 1 yıllık içme suyunuz demek, bir yıl daha fazla yaşamanız demek!... İnsanlık için yapmazsanız kendiniz için yapın...

Ben de kendime göre tedbirler almaya başladım. Örneğin, banyoda dişlerimi fırçalarken suyu kapatıyorum (sensörlü musluklar bu iş için daha uygun galiba, hem dokunmadan açıkdıkları için daha sağlıklı olur, ama biraz cepten yemek lazım :)). Bulaşıkları yıkarken büyükçe bir su kabı kullanıyorum (A sınıfı bir bulaşık makinası alıp tam dolu kullanmak daha ekonomik olacak). Çamaşır makinasını mümkün olduğu kadar dolu çalıştırmaya dikkat ediyorum. Duş alırken, suyu ilk açtığımda ısınana kadar boşa değil daha sonra başka bir yerde kullanım için bir kovaya akmasını sağlıyorum, şampuanlama ve sabunlama sırasında mümkün olduğu kadar suyu kapatmaya çalışıyorum. Sifonu kontrollü çekmeye çalışıyorum yani suyun hepsini değil ama bir kısmını kullanıyorum, bu konuda pratik bir çözüm olarak sifon rezervinin içine, içi su dolu ağzı kapalı 2lt'lik pet şişe koymanın, rezervden bir seferde boşalan su miktarını azaltarak israfa engel olduğunu bir yerde okumuştum, bahsini ettiğim sitede de öneriliyor. Zaten bazı yeni rezervuarlar ince yapılı ve daha az su tüketimine yönelik yapılıyorlar.

12 May 2007

iyi ki silme fonksiyonu var :)



Görüntülerdeki reklam sloganı şöyle;
"FinePix 410 digital camera."
"With delete function and all"

Kısmî çevirisi: "silme fonksiyonu ve bütün fonksiyonlarıyla ..."

6 May 2007

hıdırellez

Aşağıdaki yazıyı Devletşah'ın sayfasından aldım. Kendisi bir sözlük kurdu olduğu için sayfasında sözcük anlamlarını da yayınlıyor :)

HIDIRELLEZi(Ar. Hiżir > Hıdır ve İlyâs isimlerinden)

  • Kardeş olduklarına ve yılda bir defa buluştuklarına inanılan Hızır ve İlyas peygamberlerin başlangıcı olarak kabul edilen 5 Mayıs târihine rastlayan buluşma günleri.
  • Her yıl 5 Mayıs gününde özellikle Anadolu’da halk arasında büyük bir coşkunlukla ve bayram gibi çeşitli eğlencelerle kutlanan geleneksel gün:Baharı hıdırellezin gelişinden anlayan eski İstanbullular’ın keyif ehli o gün çantasını, sepetini nevâle ile doldurur(…) İstanbul’un güzel köşelerine koşarak orada geç vakte kadar eğlenir durudu (Mehmet Z. Pakalın).
Benim bildiğim kadarıyla Mayıs'ın ilk haftası ve 6 Mayıs da Hıdırellez olarak kutlanmakta ve benim de doğduğum gün olarak daha bir anlamlı bizim aile için. Arayıp mesaj atıp kutlayan arkadaşlarıma da buradan ayrıca teşekkür ederim. Düşünülmek güzel...

7 Mayıs'ta eklenen not:

Kelime olarak Hıdırellez'i arattigim zaman birçok sonuç geldi. 5-6 Mayis karisik kutlaniyormus. Yani bazi yerlerde 5 Mayis bayram günü, 6 Mayıs ise Hidirellez günü olarak kutlanmaktaymis.

Vikipedi'deki açıklamaya göre kutlama mekanı şöyle tanımlanmış:

Hıdırellez kutlamaları genel olarak yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. Bugünde kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.
Bizde buna piknik deniyor :). Değişiklik olsun diye gittğimiz pikniklerin zamanlama olarak Hıdırellez'e geldiğinde yukarıdaki anlamına kavuştuğunu da öğrenmiş oldum böylece.

Şu adreste kültür bakanlığından olduğunu sandığım bir açıklama var. Hıdırellez'in Nevruz'un yerini aldığını yazmışlar.

Arama sonuçlarından biri de çok ilginç geldi. TV kanallarını takip etmediğim için şimdi var mı bilmiyorum ama bir ara beşinci boyut diye bir dizi vardı. Bir anlamda onunla bağlantı kurdurdu bu açıklama.